28 Eylül 2012 Cuma

21 Yıllık Bir Aykut Kocaman Hikayesi

1991-92 sezonundayız.

Lige Aydınspor yenilgisi ile başlayan Fenerbahçe, Ali Sami Yen'de Galatasaray maçının da dahil olduğu 8 maçlık bir galibiyet serisi ile lige dönmüş...

9. maçta topun çizgiyi geçip geçmediği tartışmaları arasında Beşiktaş ile 2-2 berabere kalmış...

Ertesi hafta moraller bozuk çıkılan Sarıyer maçında 4 gollü mağlubiyet ile de tüm eleştiri okları teknik direktör Venglos'a dönüvermiş!

21 yıl önce de futbol algısı aynı, 2 galibiyet ile sular durulmuş...

Devrenin son iki haftasına giriliyor.

Fenerbahçe sahasında Samsunspor'u zorlanmasına rağmen Aykut Kocaman'ın golleriyle 2-0 yenmiş ve devrenin son maçı için Gaziantep'e gitmiş.

22 Aralık 1991'de yaşanacak bir olayın Türk futbol tarihinde eşi benzeri olmayacağını haliyle kimse bilmiyor...

Gaziantep maçında o "eşi benzeri olmayan" olaya geleceğiz ama o maç öncesi Venglos da çok dertli, ona da bir yer açalım:
Klişenin kralı: "Kadro iyi ama Hoca oyunu okuyamıyor!"
Fenerbahçe maçta bir çok pozisyondan yararlanamıyor.

Tam maç böyle bitecek derken (bu da güzel bir klişedir) hakem Erman Toroğlu bitime 2 dakika kala Fenerbahçe lehine penaltı veriyor...

Kabul, bu da "eşi benzeri olmayan" bir olay ama konumuz o değil.

Penaltı atışı için topun başına Aykut Kocaman geçiyor.

Kalede Fenerbahçe'nin eski ve ileride tekrar kalecisi de olacak Yaşar Duran var.
Unutmadan, Yaşar ülkenin en iyi penaltı kurtaran kalecilerindendir.

Aykut topu kendi soluna, kalecinin sağına vuruyor veee
top direğin dibinden auta gidiyor...

Aykut üzgün, yere çömeliyor... yıkılıyor...

İşte o anda Türk futbolunda "eşi benzeri olmayan - belki de olmayacak" o olay gerçekleşiyor.
Antepli futbolcular, başta kaleci Yaşar, penaltıyı kaçıran Aykut Kocaman'ı teselli ediyorlar.

Maç bitiyor bütün Antep takımı kendilerine gol atamayan Aykut'u teselli etmek peşinde... Aykut'un çevresinde Fenerbahçeli takım arakdaşlarından çok Antepli futbolcular var, onu yerden kaldırıyorlar...

Bence Aykut, Alex'i kıskandığı için penaltıyı bilerek atmadı (şizofrenik cümleler-145)
Kendilerine gol atamadığı için rakip takımca teselli edilen o futbolcuyu 1995-96'da Trabzonspor maçından sonra empati kurarken görmek tesadüf mü? Değil elbette.
..
..
1991'de Fenerbahçe o penaltıyı kaçırınca lider Beşiktaş ile puan farkı 4'e çıkıyor. Hatta penaltının kaçışı İnönü'de kutlanmış:

Fenerbahçe'nin maçının bitmesini beklemek bir gelenek sanki...
Sezonu da Beşiktaş Fenerbahçe'nin 5 puan önünde şampiyon bitiriyor.
..
..

"Futbolda top çizgiyi geçmezse tüm anlatılanlar boşuna" denir.
Doğrudur da...

Sporcu olmak, sevilen olmak, beyefendi olmak, lider olmak, farklı olmak, sahip çıkmak...
O zor işte!

Uzun yıllar hep beraber.

Hiç yorum yok: