29 Aralık 2010 Çarşamba

Aslan Olmak Öyle Kolay Değil (MEHMET DOĞAN'DAN)

ASLAN OLMAK ÖYLE KOLAY DEĞİL….

Gelin biraz tarihin eski tozlu sayfalarına geri dönelim, bundan tam 86 yıl öncesine…Fenerbahçe ile Galatasaray arasında hiç bir zaman oynanamamış olan Maarif Kupası’nı hatırlayalım.

Bu yazıda Maarif Kupası maçı öncesini bir kenara bırakalım o başka bir yazının konusu olsun. Çünkü öncesinde olan olaylarda Fenerbahçe’nin mi yoksa Galatasaray’ın mı haklı olduğu konusu uzun uzun tartışma gerektiren bir konudur.

1924 yılında Fenerbahçe ile Galatasaray arasında yaşanan tatsız hadise sonrasında o zamanki Maarif Vekili Vasfiye Çınar Bey her iki kulübede birer mektup göndermiş ve mektubunda şunları yazmıştı.
Bütün gençliğin efkar ve hissiyatına tercüman olarak, aranızda samimi bir ahengin yeniden teessüsünü görmek isterim. Bu iki kıymetli kulübün mütekabil dargınlığını, spor hayat ve samimiyetine nümunei imtisal olmaları lazım gelen sizler için layık görmemekte çok haklıyım. Binaenaleyh herkesi müteessir eden son hadiseyi derin ve mütekabir bir samimiyet ve vifakla halletmeye teşebbüs etmenizi bilhassa rica ediyor ve Teşrinievvelin 2. Haftasına kadar kulüplerimiz arasında bir müsabaka için Vekalet namına bir kupa koyuyorum.”

Bu mektubu alan, Fenerbahçe ve Galatasaray 31. Ekim.1924 günü Cuma günü İngiliz Hakem idaresinde maçı oynamayı kararlaştırıp aralarında konu ile ilgili bir protokol imzalamışlardır.

Her iki kulüpte maçın oynanacağı 31. Ekim gününü beklerken, 28.Ekim’de Futbol Federasyonun, Reis Yusuf

Ziya Öniş’den aşağıdaki yazıyı alıyorlardı.
“7.Kasım’da Rus Inkilabı senei devriyesi dolayısıyla Moskova’da yapılacak futbol müsabakalarına milli takımımız davet edilmiştir. Hükümet bu müsabakaya iştiraki luzümlü görmektedir. Binaenaleyh Ekim’in 31. Cuma günü Odesaa’ya hareket edecek Çelyo Vapuruna aşağıda isimli idmancıların binmek üzere Futbol Heyeti Müttehidesine başvurmaları rica olunur."

Fenerbahçe’den; Cafer, Kadri, İsmet, Sabih, Alaettin, Zeki, Bedri.

Galatasaray’dan: Ulvi, Ali, Nihat, Kemal Rıfat, Leblebi Mehmet

Bu teblig her iki kulüp idarecileri tarafından hayretle karşılanmış ve 28.Ekim akşamı gazetecilerinde hazır bulunduğu bir toplantıda taraflar aşağıdaki bildiriyi yayınlamışlardır.

“Kulüplerimiz amatördürler. Futbolcularımızı böyle uzun bir seyahat için 48 saatte hazırlamak imkansızdır. Ayrıca 31. Ekim’de Maarif Kupasını oynamak üzere İstanbul Halkına verilmiş sözleri vardır ve bu sözü yerine getirmeye mecburdurlar.”

29.Ekim günü zamanın Cumhuriyet Gazetesi konu ile ilgili olarak şu haberi yapmıştır.
“Mevsimsiz Davet (Yazının başlığı), Milli Takımın Cuma Sabahı Moskova’ya hareketi hakkındaki Federasyon davetini Galatasaray’la Fenerbahçe reddetti. Binaenaleyh Cuma günü saat 14:30’da Galatasaray-Fenerbahçe maçı behemehal icra edilecektir”

31. Ekim Cuma günü gazetelerde ise Galatasaray Kulübünün şu açıklaması vardır.
“Hükümet tarafından gösterilen luzüm üzerine Moskova’da icra edişlecek müsabakaya iştiraki kulübümüz milli bir vazife telakki ettiğinden ve takım efradımızın ekseriyeti azimesinin hareketi zaruri olduğundan bugünkü müsabakaya iştirak etmemizin kulübümüz için maddeten imkanı kalmadığını muhterem halka esefle arzederiz”

Olayı hayretle karşılayan Fenerbahçe Kulübü’ne 31. Ekim saat 10:30’da gelen Galatasaray Kaptanı Nihat Bekdik, Fenerbahçe’li yöneticilerine şu tarihi açıklamayı yapıyordu.

“Milli Takıma çağrılan 5 kişi ben hariç bugün kafile ile birlikte Rusya’ya gidiyorlar, Onların yerlerini 2. Takımımızın elemanları ile doldurup mutlak suretle bugün saat 14:30 taksim stadında sahaya çıkacak ve size verdiğimiz sözü yerine getireceğiz”

Fenerbahçe Kulübü, Galatasaray Kaptanının sözü üzerine rahatlamış ve ve Galatasaray’ın 2. Takımdan alacağı futbolcu sayısı kadar kendilerinin de 3. Takımdan aynı sayıda genci birinci takıma alacaklarını belirtmişti.

Fenerbahçe futbol takımı taksim stadına hareket etmek üzere 12:30’da tam ayrılacağı sırada kulübe bir telefon geldi ve telefondaki ses Galatasaray’ın tam kadro olarak Moskova’ya hareket ettiğini , hatta Kaptan Nihat’ın da motorla son anda Vapura yetiştirildiğini maçın oynanmayacak olduğunu ve boşuna gelinmemesini söylüyordu.

Bu arada Taksim Stadının etrafı mahşer günü gibiydi. Binlerce meraklı kapı ve gişelerin önüne yığılmıştı.

Nihayet orada da benzer havadis dolaşmaya başlamıştı..
“Galatasaray Moskova’ya gitti, maç yok”

Bunun üzerine Fenerbahçe Kulübü aşağıdaki tarihi beyannameyi basına verdi…
“Muhterem İstanbul Halkına

Fenerbahçe Kulübü bu sabah yevmi gazetelerde Maarif Kupası maçının tehir edildiğine dair Galatasaray Kulübünü Heyeti idaresi tarafından gönderilmiş tebliği İstanbul Halkı gibi kemali hayret ve taaccüple mütalaa etmiştir.

Galatasaray Kulübü ile Kulübümüz arasında akit ve imza edilen taahhütname mucibince; Maarif Kupası maçı 31. Ekim Cuma günü saat iki buçukta Taksim Stadında icra edilecekti. Salı günü öğle üzeri Türkiye Futbol Federasyonu Reisleri tarafından Moskova’ya bir seyahat icrası lüzumu tebliğ edildiği zaman Galatasaray Kulübünün selahiyetkar erkanı ile görüşülerek Maarif Kupası maçının bu vaziyet karşısında tehir edilip edilmemesi yeniden müzakere edilmiş ve neticede bu tehirin her şeyden evvel halka karşı bir hürmetsizlik olacağı düşünülerek oyunun eksik bir takımla da olsa behemehal icrasına karar verilmişti. Hatta Galatasaray kulübünün eksik bir takımla çıkması ihtimaline karşı Maarif Kupasının ayrıca ve tam takımla icra edilecek bir maçın galibine tahsisi muhterem refikimiz tarafından teklif edilmiş bu teklif de tarafımızdan derhal kabul edilmişti. Müteakiben Galatasaray Reisi Cevdet ve GALATASARAY Kulübünün birinci futbol takımının kaptanı Nihat Beyler tarafından vaziyetin değiştiğine dair son dakikaya kadar kulübümüze ne bir müracaatta bulunuldu ne de bir tebliğ icra edildi. Bilakis hatta Cuma sabahı, Galatasaray Heyeti İdare tebliğinin gazetelerde intişarından sonra saat on buçukta Galatasaray Kaptanı Nihat Bey Kulübümüz merkezine gelerek ve herkesi hayrete düşürerek, takımına mensup oyunculardan bir kaçının gideceğini fakat kendisinin gitmediğini ve gitmeyeceğini oyunu oynamak konusunda verdiği sözü tuttuğunu ve tutacağını binaenaleyh maçın ikinci veya üçüncü takımlardan alınacak destekle de olsa yapılacağını bildirdi ve daha ziyade-i şayanı hayret bir hadise olarak kaydedelim ki, bu müracaattan 2 saat sonra Galatasaray Kaptanı Nihat Bey’inde Çelyo Vapuru ile Moskova’ya hareket ettiği taaccüple istihbar edildi.

Mili Takıma mensup Fenerbahçeli oyuncuların Moskova Seyahatine iştirak etmemeleri keyfiyetine gelince, bu hususta Türkiye Futbol Federasyonu Reisi tarafından gazetelere vaki olmuş beyanat tamamıyle mahsülü garez ve binaenaleyh külliyen hilafı hakikat efsanelerden ibarettir. Fenerbahçe Kulübü Heyeti İdaresi Moskova Seyahatine iştiraki hiç bir zaman reddetmemiştir. Bilakis eğer bu vazifei milliye ise bu vazife-i milliyeyi memnuniyetle ve azami havahişle ifa etmek istediğinisöylemiş, yalnız Kulübün en yüksek heyeti olan Müessisler Heyetinin kendine verdiği kati talimata tevfikan Paris Seyahatinde bu gibi vazifeleri ve seyahatleri idareye ademi kabiliyetleri tahakkuk eden ve kulübümüze karşı husumetler ile tearüf eyleyen Yusuf Ziya ve Hamdi Beyler refakatinde Fenerbahçe Futbol Azasının hiç bir yere gönderilemeyeceği hatta gönderilmek istense dahi takım azasının bu zevat ile gitmek istemeyeceklerini binaenaleyh Fenerbahçe Kulübünden bir mutemedin oyunculara refakati icabettiğini bildirmiş, fakat mumaileyhim kendilerinin behemehal gidecekleri hussuunda ısrar ettikleri maada bir mutemedin Fenerbahçeki Aza ile beraber gitmesi teklifi de, hükümetten bu seyahat için 3000 lira aldıkları halde reddetmişlerdir.

Binaenaleyn Fenerbahçe Kulübü vafiyei milliye ismi verilen bu tatlı seyahatten iaşe edilmek istendiği gibi kaçınmamıştır. Hatta bu gibi seyahatlerin idare kabiliyetlerinden şüpheli kimselerle yola çıkmak istememesi de vafizei milliyesini çok iyi idrak ettiğine bir delil olmakla beraber, bu suretle hareket etmiş olduğu için de nadim de değildir.

Memlekete olan büyük aşk ve alakasını senelerce cephelerde kan dökerek ve şehitler vererek izhar ve ispat etmiş genç müessesemiz üzerine sürülmek istenen lekei kemali nefretle kaillerine iade eder ve Fenerbahçe Kulübünün hiç kimseden vataniye ve vazifei milliye dersi almak ihtiyacında olmadığını beyan ederiz…”

Fenerbahçe Spor Kulübü

Fenerbahçe Futbolcularından yoksun Milli Takımın ise Rusya’da rakibine 3-0 yenilerek yurda döndüğünü de not olarak belirtmekte fayda var.

Sonrasında ise Maarif Kupası o veya bu sebeplerden bir türlü iki takım arasında oynanamamıştır.

Fakat bütün bu hadiseler bu yazının konusu değil, ne 1924 yılında iki takım arasında yaşanan tatsız olaylar, ne Fenerbahçe ile o zaman ki Federasyon arasındaki kavga ki kavganın esas sebebi Paris Seyahatinde yaşanan başı bozukluk dahi bu yazının konusu değil.

Bu yazının esas konusu Galatasaray Kaptanı Nihat Bekdik’in 31. Ekim 1924 sabahı Fenerbahçe Kulübüne giderek Maarif Kupası maçının mutlak olarak yapılacağı konusunda teminat vermesine rağmen 2 saat sonra Rusya’ya gitmesinin bu temiz milli sporcu hakkında bir tereddüt uyandırması ihtimaline binaen, Fenerbahçe Umumi Katibi Ali Naci Beye (Milliyet Gazetesinin Kurucusu)vapurdan yazdığı tarihi mektuptur…

“Fenerbahçe Kulübü beni affetmelidir. Sizden ayrılıp köprüye gelince 30-35 kişi beni bütün ısrarıma rağmen sürüklemeye başladılar. Biri kolumdan asılmış öteki yakamdan bir kaç kişi de arkamdan itiyorlardı, adeta posta edilmiş bir mücrim (suçlu) gibi sürüklüyorlardı. Bu suretle köprüyü geçtik ve Karaköy’de bekleyen motora atıldık.

Rıhtımda bir çok arkadaş müthiş bir gürültü içerisinde idi. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Aptallaşmış sersemlemiş bir haldeydim. Böyle iken motor hareket etti. O zaman ben bütün azmimin kırıldığını ve herşeyin bitmiş olduğunu gördüm. Gayri ihtiyari ağlamaya başladım. Çünkü başka hiç bir şeyin kalmamıştı. Olduğum yerde tepiniyor gitmemek için ısrar ediyordum. Benim bu halimi gören Muhtar, Mahir ve Mehmet şaşırmışlar ve yüzümü gözümü öpüyorlar ve beni teskin etmeye çalışıyorlardı. Ben bu haldeyken vapur hareket etmişti. Vapurun durdurulması için işaretler verildi borular öttürüldü, sonunda vapur durduruldu ve vapura zorla bindirildik. Üstümde bir elbise , empermabl (yağmurluk) ve bastonum vardı. Arkadaşlarımın tesellileri bana fayda etmiyordu. Düşün ki sözünü tutamıyan aciz mevkide bir sporcuydum.. Buna karşı teselli nasıl mümkün olur.

Emin ol bu seyahat bana pek acı ve neşesiz gelmektedir. Kafilenin en müteessir ve kederli ferdiyim. Fazla yazamayacağım , çünkü fazla müteessir oluyorum. Senden ve Fenerbahçeli arkadaşlardan son ricam beni affetmenizdir.”

Galatasaray Kaptanı Nihad
Mektubun asaleti başka hiç bir yoruma meydan bırakmıyor.
Kimse bilmez ama Galatasaray’ın Aslan lakabı, Aslan Nihad’dan gelmektedir. Çünkü yüreği, delikanlılığı ve erdemi ile tertemiz bir sporcudur Aslan Nihad.

Sadece onlar değil, 1914’de kendi kulüp binasından çıkmak zorunda kalan Galatasaray’ın Kurucusu Ali Sami Yen Bey’in Galatasaray’ın bütün evrakları ile beraber Fenerbahçe’nin lokaline taşındığı ve Galatasaray’ı 6 ay süre ile Fenerbahçe Kulübünden idare edecek kadar, Fenerbahçe’ye güvendiğini, her iki kulübünde uzun yıllar birbirlerinin kongrelerine temsilciler gönderecek kadar aralarında sıkı dostluğun var olduğunun da altını çizmek lazım…

15 yaşında Fenerbahçeli çocuklara saldıranlar nasıl bir camianın mensubu olduklarını, o camiaya kimlerin emek verdiğini ve nasıl bir camianın evladlarına saldırdıklarını bir daha düşünmelidirler…

Sözüm sadece Galatasaray’lılara değil, Fenerbahçelilere de, Beşiktaşlılara da…

Gerçek Kanaryalar, Aslanlar, Kartallar o eski terbiyeye, o eski kültüre ve erdeme sahip çıkmadıkları sürece daha çok böyle olaylar yaşarız..

İsmet Paşa’nın dediği gibi…

Bir ülkede namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalıdırlar…
Yoksa Aslan olmak öyle kolay değil…
Bilgilerinize…

Mehmet Doğan
mehmetdogan@superonline.com

yazının orjinal linki :

16 Aralık 2010 Perşembe

Birisi Penny Taylor'a Basketbolun Takım Oyunu Olduğunu Hatırlatmalı !

Taurisi yok diye bütün topları kullanıp kahraman olmuş !
37 Sayı 7 Ribound 2 Asist...

-Biraz paslı oyna,takım oyunu oyna ! Mesela 2 sayı at ama 37 asist yap,o vakit ayakta alkışlayalım .Haksız mıyım ?
-Yok abi kesin haklısın.Kadının bencili hiç çekilmez zaten.

Şaka bir yana,helal olsun ! Müthiş bir perfomans !

10 Aralık 2010 Cuma

Bu maçta şaibe var :Fenerbahçe-Barcelona

Barceolana ,geçen haftaki lig maçından sonra taraftarının "Fener'i yenmeden İspanya'ya dönmeyin" tezahüratları ile salondan ayrıldı.Hatta Lorbek soyunma odasından dönüp salondan ayrılmayan seyircisine 3 lü çektirip söz verdi.(Mehmet Çiftçi'nin atladığı bir haber...)

Barca o hırsla maça adam başı 1000mg cathine almış gibi başladı.Öyle dramatik bir durum vardı ki ,bizimkilerin ellerini kaldırmasına fırsat vermeden şuta kalktılar,biz her hücümda kayaya (peker değil gerçek kaya,"stone" gibi) çarptık.


Devreyi "bu maç dönmez arkadaş" diye bitirdik.
Sonra "döner mi ?" dedik.
"Yok abi hakemleri de bağlamışlar,Yunan hakem verilir mi bu maça ?" diye dönmeyeceğine karar verdik.
"Aslında 2 hücüm boş dönseler her şey olabilir" diye fikir değiştirdik.
Bitime 5 dakika kala "ilk maçtaki sayı farkı kaçtı" muhabbeti başladı.8 sayıda mutabık kaldık.
O son anlarda Mirsad krallığını tescil eden riboundları aldı.
Kinsey uçtu, kaçtı.
Kaya aldığı plaketin etkisiyle mi bilinmez aklı başında işler yaptı.
Ukiç bayılana kadar (cidden bayılacak sandık,beni değiştirin diye işaret etti.O hareketi gören genç ricky üstüne gidip faul aldırdı,sayı attı...) mücadele edince skoru 66-69 oldu.

Son 2 dakikada fauller dışında basket olmadı.Onlar 3 defa faul çizgisine gittiler birinde 2/2 attılar diğerlerinde ilk defa faul kaçırsalarda birinin riboundunu aldılar.Biz bir kere gidip '2'de 1' attık !

Koç Spahija son anları "8 farkın üstüne yatalım" diye oynattı,yattık.
Siena'yi Montepaski'de(!) yenip lider döneriz diye salondan ayrıldık..

Unutmadan :
"Son hücümda atışı kullanmayan Fenerbahçe spor etiğine aykırı hareket etmiştir.Şike yapmıştır diyemem ama şike kokan bir hareket içinde olmuştur" konusunun telegol'da işlenmesini arz ederim.

6 Aralık 2010 Pazartesi

Alex Neden Türk Vatandaşı Olamıyor ?




Alex De Souza Neden Türk Vatandaşı Olamıyor ?

a) Fenerbahçe yönetimi  "100 gol barajını geçmeden yapmam" demiş,yakında başvurusu yapılacakmış.
b) Altan Tanrıkulu'nun 2 bidon kırsal motorin ile kendini yakma tehditi işe yarıyor.
c) Başvurmuş ama başvurusunda damga pulu eksikmiş.
d) Haluk Ulusoy dönemindeki başvurusu, uzun dönem askerlik yapacak ve sünnet olacak maddesi nedeniyle Alex'in eşi tarafından istenmemiş.
e) O kadar iyiyse neden İtalyan veya İspanyol vatandaşı olmuyor ?

2 Aralık 2010 Perşembe

Gözlerinden Ateş Çıkartanlar (Tosun Paşa'ya Saygılarımızla)

Tosun Paşa filminin en komik sahnelerinden biridir (o kadar çok sahane var ki,birine "en komik" demek bir diğerine haksızlık oluyor)

-Sen Tosun Paşasın ! Yalnız paşa olmak o kadar kolay değil !

-Yok canım
-Paşa dediğin sert bakışlı…Dik…Mağrur…Yiğit…Atılgandır…Gözleri ateş saçar…
-Lütfü Bey,ben hepsini yapıyorum da,gözlerimden ateş çıkartamıyorum o nasıl oluyor acaba ?

Fenerbahçe-Cibona önünde  3.çeyreği 74-51 önde kapatmışken koç Spahija 'nın istatistik kağıdına bakıp bir şeyler beğenmeyip yere fırlatması ,4.çeyreğin sonunda salon "100-100-100" moduna girmişken savunmada hata yapan belki biraz da gevşek davranan Emir'i kenara almasının yorumu nedir ?

Evet,disipline önem vermek,evet oyuncularının gözlerinden ateş çıkmasını istemek,evet hatasız bir kurgunun "olağan" hale gelmesini hedeflemek...

Oyuncularda da  "gözlerinden ateş çıkarmak" gibi bir çabayı savunma ve hücümda görmek mümkün...

Erbil'in oyuna gireceğinden emin bir şekilde hatasız ve serinkanlı oynama çabası (aslında ne kadar heyecanlı olduğu kaçırdığı faullerden belli) ,takımın set hücümlarında "erken" atışlardan israrla kaçınması , Greer'in "Hayırıdr İnşallah" dedirten savunma gayreti,Mirsad'in fark 25 olmuşken kaçırdığı bir şuttan sonra koçunun yüzüne bakması hep bu çabayı gösteriyor...

İnsan seyrederken güzele çabuk ısınıyor...Erken atışa ,savunmadaki unutkanlığa herkes aynı anda mırıldanabiliyor.Oyundan çıkan oyuncu için de "koç haklı abicim" diyebiliyor...

Takımın Aydın Örs ve Tanjeviç gibi disiplini "andımız" olarak ezberleten bir sisteme aşinalığı Spahija'nın en büyük avantajı.Çorbaya kattığı malzeme nedir peki  ? Oyuncular, savunmadaki disiplin kadar hücumdaki disiplinin de gereklilğine ikna olmuş gözüküyorlar.

Vidmar sakat, May belirsiz, Lavrinoviç henüz istenenden çok uzak olmasına rağmen şimdilik işler yolunda gidiyor ve oynanan oyun zevk veriyor.

Henüz son dakikalarda başa baş giden maçlarda ne yaparız ,farklı geriye düşülen maçları çevirebilir miyiz senaryolarını görmedik.Siena ve Barcelona maçlarında 2'de 2 yapılsa da 2'de 0 çekilsede takımın orta vadede içeride veya dışarıda "un ufak" olmayacağına dair güçlü bir inanış var.

Oyuncular gözlerinden ateş çıkarmak için ellerinden geleni yapıyorlar,onlara 15.000 kişi yürekten destek oluyor.15.000 kişi gelince de oyuncular gözlerinden ateş çıkarmak için ellerinden geleni yapıyorlar !