19 Ağustos 2013 Pazartesi

Mustafa Kemal

"İyi günler bu akşam için rezervasyon yapmak istiyorum" diyorum ama karşımda bir çocuk sesi var . İçeriye sesleniyor " rezervasyon için arıyorlar "diye, içeriden bir ses de "sen alıver" diyor. 

-Evet not alıyorum akşam kaçta gelirsiniz rezervasyona? ( galiba ilk defa bu işi yapıyor )
-19.00'da orada oluruz.
-Peki isim nedir ?
-Bozkurt Yılmaz.
-Tamam akşam bekliyoruz ! 
-Ben kiminle görüştüm ?
-Ben Mustafa Kemal, şey ikinci kasiyerim yani kasiyerin yardımcısıyım .
-Memnun oldum Mustafa Kemal , bence bana bir soru daha sorman gerek 
-Öyle mi ? Nedir ? 
-Kaç kişisiniz diye de sormalısın.
-Aaa Evet , soracaktım ama unuttum . Kaç kişisiniz ? 
-5
-Tamam akşam bekliyoruz

--Akşam--

Cennet Restaurant'a giriyoruz, Mustafa Kemal'i soruyorum, ortalarda yok. Bir garson bize yer ayarlamaya çalışıyor ama rezervasyonumuzu bulamıyor, sonra ortadan kayboluyor ...

Hanım ' hadi başka yere gidelim' diyor ve o anda tam kapıda karşımızda 10 yaşında gözlerinin içi gülen Mustafa Kemal.

Rezervasyonu 3 kişi anlamış ( kesin ilk defa bu işi yaptı !)  "Daha rahat edersiniz" diyerek bize 8 kişilik bir başka masayı ayarlıyor.

"Balıkları ve mezeleri içeriden seçeceksiniz" diyor ve seçmeye giderken sohbete başlıyoruz.

-Mustafa Kemal sen Fenerbahçelisin değil mi ? 
-Aaa nasıl bildiniz ? 
-Sence ?
-Bilmem , attınız tuttu mu ? 
-Hayır. Mustafa Kemal hangi takımı tutuyordu ? 
-Fenerbahçelidir ( öyle bir söylüyor ki sanki kendisiyle konuşmuş ) 
-İşte oradan bildim . Ayrıca çok zekisin, kibarsın...
-Teşekkür ederim. Siz hangi takımı tutuyorsunuz ? Yoksa Galatasaray mı ? 
-Mustafa Kemal, kendimi şu soğuk azmağa kazların kefallerin arasına atarım .
-(Gülüyor ) Abi zaten sizde Fenerli tipi var ama yine de sordum . 

Balıklar mezeler seçiliyor. Mustafa patronun oğluymuş bu sene 5. Sınıfa geçmiş. Yazları hep buradaymış ...

-En sevdiğin oyuncu kim Mustafa ? 
-Alex ama gitti, şimdi hepsini aynı seviyorum
-Özel biri var mı Sow, Kuyt, Emre ? 
-Yok ama Volkan'ı çok beğeniyorum.

Gece boyu tüm servisi Mustafa yapıyor. Yan masalar garson ararken bizim Mustafa 10 dakikada bir ' bir şey lazım mı ?" diye yanımızda bitiyor. İsmi babasının adı Kemal ve amcası Mustafa 'dan gelmiş, pek de güzel olmuş ... 

Okul, futbol, restaurant bol bol sohbet ediyoruz. Diğer garsonlar Mustafa'yı uzaktan bıyık altından gülerek takipteler. Hatta " herşey yolunda mı ?" diye şef garson da geliyor. Mustafa varsa sorun yok diyoruz . 

"Tatlı ne var ?" diye soruyoruz. Sayıyor ve " isterseniz bir tabağa incir ve kabak karışık yapayım daha iyi olur " diyor. Tamam diyoruz .

İki ayrı tabakta getiriyor ve "tek tabak dedim ama tatları karışır diye iki ayrı tabağa koydum" diyor. 

Çay kahveyi bir teyze getiriyor. "Hepsini yaptım ama onu dökerim " diye getirmemiş ...

Hesabı isteğimizde elinde POS ile geliyor. Bizim hanım " bunu kullanmayı biliyor musun ?" deyince " evet evet, bunu uzun zamandır biliyorum" derken servis işinde yeni olduğunu bir kez daha anlatmış oluyor. Ben şifreyi girerken yana bakıyor :-) 

Okullarını bitirince ailesinin bu restaurantında çalışmak hayali varmış. İnşallah ... 

"Bence bu sene kesin Fener şampiyon olur "deyince biz de ona katılıyoruz.

Çıkmadan önce 'Mustafa, bak ben bütün Fenerbahçeli arkadaşlarıma Akyaka'da Cennet Restauranta gidin , Mustafa'yı bulun diyeceğim. Tamam mıdır ? " diyorum . "Tabii abi " diyor. 

-Müsaade edersen bir fotoğrafını çekebilir miyim ?
-Tabii abi.



16 Ağustos 2013 Cuma

KKTC-Türkiye-Arsenal - Fenerbahçe Hattı

Ergazi veya Rumca ismiyle Ovgoros...

Bir zamanlar o köye gelenler merakla "burada kim yaşıyor ,bu bayraklar nedir ?" diye sorarlardı.

Zira köyün girişinde 4 dev bayrak direği ve direklerin üzerinde sırasıyla "Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti- Fenerbahçe-Arsenal" bayrakları vardı...

O bayrakların sahibi Orhan Bey'in oğlu Ahmet Londra'da yaşar.

Londra'ya yolunuz düşerse ve bir London Cab'e binerseniz dikkatlice sağa sola bakının.


Bir tanesinde bir Fenerbahçe logosu göreceksiniz.
İşte o taksi Ahmet'e aittir.

Merak edip "Neden burada bir Fenerbahçe logosu var ?" diye sorarsanız Ahmet büyük ihtimalle, o sakin İngiliz görüntüsü,muzip suratı ve mükemmel aksanı ile "This is the greatest football club in Turkey. Besides the founder of Turkish Republic Mustafa Kemal is also a fan of Fenerbahçe" (Bu Türkiye'nin en büyük futbol kulübüdür .Bunun yanında Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal de Fenerbahçe taraftarıdır) diyecek ,sizin şaşkın bakışlarınızı yakalayınca Türk olduğunu söyleyecektir...

Ahmet ve neredeyse tüm ailesi çok sıkı Arsenal ve Fenerbahçe taraftarıdır.
Arsenal'in sezonluk kartı ile yıllardır maç kaçırmazlar...
Fenerbahçe'nin maçlarını da televizyon başında hiç kaçırmadan takip ederler.

Arsenal stadına KKTC bayrağını asıp küçük çaplı bir diplomatik krize yol açan birisi vardı.Hatta adada yaşayan Yunanlılar çılgına dönmüştü hatırladınız mı ?
http://www.ligtv.com.tr/haber/arsenaldan-rumlara-tokat

İşte orada adı geçen Mete, Ahmet'in kuzenidir.
Stadyuma inatla KKTC bayrağı asanlardan biri de Ahmet !

* * *

1979 yılında Fenerbahçe Arsenal ile eşleşir.
Ahmet stadın önünde beklemektedir.

O anı kendi ağzından dinleyelim:

1979-80 sezonundaki Avrupa kupa galipler kupasında ilk raunda Londra'da Arsenal ile karsılaştı Fener. Dört gözle Fenerin otobüsünü bekledik, ve o an geldi, otobüsten ilk inen Kaptan Cemil Turan!! İlkin ben dedim 'Hoş geldiniz Cemil abi' bana 'Hoş bulduk, hangi kapıdan girilir?' Sordu. 'Önünüzdekinden girilir' dedim.  stada ilk ben karşıladım takımı!!! Ne güzel günler 

Fenerbahçe'nin yolu adaya her düştüğünde Ahmet de oradadır.
Bir maç kaçırır,1996'da M.United-Fenerbahçe 0-1 !

Ahmet'in,Fenerbahçe'nin adadaki ilk golünü görmesi için 2004'ü beklemesi gerekecektir.
O maçın devre arasında Türkiye'den gelen arkadaşlarına içecek bir şeyler alırken gecikir, Fenerbahçe golü atar,Ahmet kaçırır.

O gece Fenerbahçe Manchester'dan ağır bir mağlubiyet ile dönerken Ahmet "en azından 2.golü gördüm" diye mutlu olan tek kişidir..."Hayatımda ilk kez Fenerimin bir golünü statta izledim" der.

Bir sene sonra hayatında ilk defa Kadıköy'de Fenerbahçe'yi izleyecektir.
Gündüz Akmerkez Fenerium'a gider ne varsa alır.
Türkiye'de yaşayan kuzeni ve onun arkadaşları ile buluşma vaktinden saatler önce Kadıköy'e vapurla geçer.
Vapurda Londra'daki dostlarını arar "bilin bakalım ben nereye gidiyorum ?" der...
Maçtan önce Maraton Fenerium'a girip ne varsa alır.
İngiltere'deki çocuklarına,dostlarına herkese en az bir hediye...

Ve ilk defa Şükrü Saracoğlu stadına girer.
Yine Londra'daki Kıbrıs'daki dostlarını akrabalarını arar ,kıskandırır.

Ahmet 'in ilk maçında Fenerbahçe sezonun en iyi oyunlarından birisini oynar ve Ankaragücü'nü 5-0 yener.

Maçtan bir gün sonra yine Fenerium'a uğrar.

* * *
Fenerbahçe bir defa daha adaya gider...
Türkiye'deki kuzeni ve  arkadaşlarını Chelsea maçı için Londra'ya geldiklerinde onları ağırlar.

Soldan sağa Ahmet(r.carlos) -Kuzeninin Arkadaşı-Kuzeni (zico)
Maçtan bir gün sonra eşinin yaptığı nefis yemekleri yerlerken en çok üzüldüğü Arsenal maçı olarak Danimarka'daki o maçı söyler...Ona ne şüphe...

* * *
Ahmet'in hayalleri arasında Kadıköy'de bir derbi izlemek vardır.
Tarihi ayarlamak,işi gücü bırakmak zordur.
Derbiye bilet bulmak daha da zordur ama tesadüf ya ,o sene o tarihlerde Türkiye'de olacaktır.
Kuzeninin arkadaşını arar.

"Bilirim bilet bulmak zordur. Olur da bulursan kaç paraysa alırım. 55 yaşında ilk Galata maçım olacak.Olmazsa canın sağolsun"

Kısmet, o arkadaş ameliyat olmuştur maça gidemeyecektir.
Onun kartını almak ve geçmiş olsun demek için evine uğrar.

İngiltere'den olağanüstü bir hediye getirmiştir.
EBAY'de bulduğu paha biçilmez bir belge



-Umarım beğenmişsindir. Ebay'de görünce aklıma sen geldin ,hemen aldım.
-Olağanüstü ,tam evin duvarına asmalık.Teşekkür ederim kardeşim.

* * *
O derbi'de hem de Kadıköy'de Fenerbahçe 1-0 yenik duruma düşer.
"Bugün Ahmet için kazanmak zorundalar" diye düşünür kartını veren arkadaşı...
İlk maçlar çok önemlidir.
Zaten Fenerbahçe de Kadıköy'de kaybetmeyi sevmez.
Fenerbahçe 2 gol bulup kazanır...
...
...
Fenerbahçe-Arsenal maçı en çok Ahmet ve ailesine zor.
Fenerbahçe daha önce Arsenal ile 2 defa eşleştiğinde ailede kim kimi tuttu biliyorum.

Sonuç Ahmet'in ve Serap'ın gönlüne göre olsun...

3 Ağustos 2013 Cumartesi

Boş Kaleye Penaltı Olur Mu ? Olabilir

Aşağıdaki hikaye Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinin en ilginç maçlarından biridir.
Hatta dünya futbol tarihinde de eşi yoktur diyebiliriz.

Bugün ile benzerlikler var mıdır yok mudur diye yazmayalım, okuyanların yorumuna kalsın.

**

15 Ağustos 1924 Taksim Stadı

Fenerbahçe-Galatasaray İstanbul liginde oynuyorlar.
Galatasaray daha şanlı çünkü Fenerbahçe 7 futbolcusunu Olimpiyatlar için milli takıma göndermiş.

Maçın son dakikaları oynanırken Fenerbahçe bir gol buluyor, skor 2-2 oluyor .
Maç bu skorla biterse 30 dakika uzayacak ancak bu son dakika golü sonrasında ortalık karışıyor.

Galatasaraylı iki futbolcu Muslih ve Edip Fenerbahçe kalecisi Şekip'e sataşıyorlar.
Şekip Bey'den bir Osmanlı tokadı geliyor ,Muslih bey yerde...
Halk sahaya hücum ediyor.

Hakem Haçopulo  tokat anında diğer sahada olduğu için olayı görememiş .Bitime 30 saniye kalmış olmasına rağmen çareyi son düdüğü çalıp soyunma odasına kaçmakta buluyor.Maçın uzatma dakikaları oynanamıyor...

Maçtan sonra futbol heyeti toplanıyor.
Uzun bir toplantı oluyor
Karar dünya futbol tarihine geçecek nitelikte:

"Şekip Bey'in oyundan atılması gerekir ve ayrıca tokadı da penaltıyı gerektirir .Maç 30 saniye için tekrar oynanacak ve maç hakem atışı ile değil Galatasaray'ın penaltısı ile başlayacak"

Aslında hakemin bu yönde verdiği bir karar yok.
Kararı veren futbol heyeti.
Hakem böyle bir karar vermediğini söylese de dinleyen yok.

Fenerbahçe adına toplantıya katılan Nasuhi Baydar "Böyle saçma sapan şey olmaz,yarım dakikalık maç mı olur ?" diye öfkelenip toplantıyı terk ediyor.

Nur İçinde Yatsın

Fenerbahçe'nin maçtan  itirazları da sonuç vermiyor...

19 Ağustos 1924-Taksim Stadı

Maçın son 30 saniyesi oynanacak.
Taksim Stadında gelmiş rekor seyirci var, 2000 kişi.
Evet,Taksim Stadı bugünkü Gezi Parkı'nın olduğu yerde...

Hakem Haçopulo ve Galatasaraylı futbolcular sahaya çıkıyorlar.
Ama bir gariplik var:  Fenerbahçeli futbolcular yoklar !

Hakem ve ardındaki 11 Galatasaraylı futbolcu 4 gün önceki Fenerbahçe kalesinin önüne gidiyorlar.
Seyirciler maçın hakem atışı ile başlayıp 30 saniye oynanacağını ve bu sürede gol olmazsa ardından 30 dakikalık uzatmanın geleceğini sanıyorlar.

Hakem topu penaltı noktasına koyuyor ve penaltı atışının boş kaleye kullanılmasını istiyor.
Tribünlerdeki şaşkınlık yerine  protestolara bırakıyor.

Bir anda şiddetli alkışlar ile 7 Fenerbahçeli futbolcu  Cafer, Kadri, Ragıp, Bedri, Ömer, Alaeddin ve Sabih ağır ağır sahaya çıkıyorlar.

Ancak kale sahasına gitmeyen Fenerbahçeli futbolcular " biz bu oyunda yokuz" dercesine oyun alanının bir köşesinde duruyorlar.

Hakem ,seyirciler ve Galatasaraylı futbolcular şaşkın.

Haçopulo ısrarla penaltının kullanılmasını istiyor.

Galatasaraylı Mithat topun başına geçip boş kaleye penaltıyı kullanıyor ve gol.

Fenerbahçeli futbolcular tebessümle boş kaleye atılan golü alkışlıyorlar.

Maç 3-2 bitiyor.

Halk isyan edip sahaya iniyor, parasını geri almak için gişelere hücum edenler var.
Hakem stadın bodrum katına gizlenip ancak gece yarısı çıkabiliyor.
Saha içindeki itfaiye araçları halkı tazyikli su sıkarak uzaklaştırmaya çalışıyor.

***

O sezon İstanbul ligini finalde Galatasaray'ı yenen Beşiktaş kazanıyor...

Fenerbahçe bir sonraki sezon İstanbul ligine katılmama ve milli takımlara oyuncu göndermeme kararı alıyor. Fenerbahçe'nin katılmadığı sezonu Galatasaray kazanıyor.

Hakem Haçopulo Yunanistan'a göç ediyor.

Rüştü Dağlaroğlu'nun Fenerbahçe Tarihi kitabındaki bu maç için yazısı şu çok çok anlamlı paragraf ile başlıyor:


1924 yılı şampiyonasının aşağıda görülecek safahatı burada nakledilirken güdülen gaye yalnız İstanbul futbol birinciliklerinin bir faslını hikaye etmek değildir.Fakat aynı zamanda ve bilhassa,çok sevilen Fenerbahçe'nin gıpta veya hasetten doğacak bu kabil suikastlara her zaman hedef olması ihtimalinin mevcudiyeti karşısında, müstakbel idareceleri uyanık ve tedbirli bulunmağa davettir. Fenerbahçe kulübü hiç bir davasını masa başına nakle mahal bırakmamalı,işini kuvvet ve azimle sahada halletmelidir.