13 Kasım 2010 Cumartesi

Gurbette Fenerbahçeli Olmak

Bayram tatilini programlarken ,fikstür çekilmemişti.
Fikstürü bekledim,kaçacak muhtemel maçlara baktım...
Neyse tek maç kaçıracağım.

Gaziantep maçı oynanırken ilk yarısında havalimanında ikinci yarısında tahminen Yugoslav(Yugoslavya mı kaldı be ? ) semalarında olacağım.Ben havadayken Fenerbahçe hiç maç kaybetmedi bilgisine güvenmeli miyim ? Çocuk değilsin böyle bir korelasyon olamaz ! (ama kaybetmedi işte !) Internette bir Gaziantep-Fenerbahçe maçını Almanya'da takip etmiştim ve yenilmiştik ama o sayılmaz,şimdi havada olacağım.Uçak rötar yaparsa o konuda bir yaşanmışlığım yok :-)

Yıllara önce bir Fenerbahçe maçını Almanya'da bir Türk mahallesindeki "Türkish Sport Club" adı verilmiş içinde barı olan bir "kahvede" okey oynayan abilerin talihsiz yorumlarını dinleyerek  seyrederken barın sahibi "abi buralarda Fenerbahçeli olmak çok zor be,Her Allahın günü Galatasaraylısı,Beşiktaşlısı bizle uğraşıyor" demişti.Fenerbahçe'nin sezonda 3 teknik adam değiştirdiği bir dönemdi..."İlahi hocam,Fenerbahçeli Olmak her yerde zor demedim" onun yerine "haklısın" dedim...Hayatın belli dönemlerinde haklısın demeyi öğrenmek gerek...

Yıllar geçti Manchester'dan 6 gol yiyeceğimizi bilemeden düştük yollara(bilsek gitmez miydik ? Giderdik ."Hiç bir maç oynanmadan bilinmez" derdik !) 2 Araba çubuklu formalı adam bir benzin istasyonunda durduk.İçeride yüzlerce Manchester formalı adam...Oturduk bir köşede kahve içiyoruz.Yanımıza 3 arkadaş geldi."Biz de Fenerbahçeliyiz" diye söze girdiler.Biz sormadan nerede oturduklarını ,ne zaman İngiltere'ye geldiklerini anlattılar.İstanbul'dan geldiğimizi duyunca çok sevindiler,formamdaki yıldızları yara bandıyla niye kapattığımı merak ettiler,cevabımla çok ilgilendiler,sanki Samandıra'dan geliyormuşuz gibi son haberleri sordular.

Sonrada bir düğüne kravatsız ceketsiz gelip,herkesi takım elbise- kravatla görünce kıyafetinden utanıp,konuşurken elini kravat yapıp  yakasını kapatan o adamlar gibi "formasız geldik çünkü İngilizlerin arasında oturacağız abi" dediler.(Denizli'deki o uğursuz maça girerken fazla biletimiz olup olmadığını soran ve "abi ancak denizli tarafında bilet bulduk.10 -15 kişiyiz,onların tezahüratını bozmaya çalışacağız" diyen 17-18 yaşındaki arkadaşlarla henüz karşılaşmamıştım.Karşılaşınca ve bugün yazarken farklı bir tribünde oturmanın  tuhaf "suçluluk" duygusunu tekrar hissettim ve konudan bağımsız o gün "bir kaza olmaz di mi abi ?" diyenlere "rahat olun" dediğimi,bugün olsa yanı şeyi yapacağımı düşündüm...)

Manchester'a ters taraftan direksiyonlu minbüsleriyle taa İsviçre'den gelenleri ,"Hasan Şaş" formasıyla bu adamın tribünde ne işi var dediğimiz adamın Fenerbahçe yenildi diye üzülmesini,Trabzon formalı ağlayan ve "abi bu maç Fener'in hakkıydı" diyen adamları teselli ederken yaşadığım durumu ve dumuru (ki şimdi yazarken de aynı histeyim) unutmadım.

Hakkaten de gurbette takım tutmak zor.Fenerbahçeli olup Hamburg karşısında Galatasaray'ı destekleyeni,Galatasaraylı olup Q7 forması alanı,Beşiktaşlı olup Volkan Sevilla'da penaltı kurtarınca sevinçten ağlayanı sorgulamam gerektiğini biliyorum.

Yine de Fenerbahçe Avrupa'da maç yaparken bizim tribünlerde Galatasaray ve Beşiktaş formalı adamlar sanki daha az oluyormuş gibime geliyor...

Yine de abimiz haklıydı .Gurbette Fenerbahçeli Olmak zor iş...

7 Kasım 2010 Pazar

Bu Kalp Cleveland ve Memphis'i Unutur mu ?

2008-09 yılında Cleveland takımını yöneten Mike Brown abimize , her topu güzel kullanan güzel insan LeBron James kardeşimize ,sağlam bir performans gösteren Mo Willams  ve West kardeşlerimize, kısaca Kinsey'e "bana burada bu kadro içinde ekmek çıkmaz,döneyim gideyim Türkiye'ye" dedirten malzemecesinden taraftarına tüm Cleveland camiasına ,
"Ne işin var Türkiyeler'de, taş yerinde ağırdır ,dön gel yuvana.Sana kapımız her zaman açık" demeyen Memphis camiasına teşekkür ederiz.

Bu iki güzide NBA takımı sayesinde dövmesiyle(dövmesi olur mu kardeşim,dövmeleriyle !!) kafası çembere yakın vurduğu smaçlarıyla,sinsi top kapışlarıyla,bezdiren savunmasıyla,havada kademeli yükselişiyle müthiş bir oyuncuyu seyrediyoruz...

5 Kasım 2010 Cuma

"Tarihinin En Kötü Barselonası"

Basketbolda niye eski hakemler yorumculuk yapmıyor ?

"Fenerbahçe'nin yenmemesi tuhaf olurdu.Tarihin en kötü Barselonası var karşılarında.Fenerbahçe bu grupta mağlubiyet alırsa yazıklar olsun.Yemişim siena'yı ,sibona'yı..." veya "Hocam ben sana sorayım Fenerbahçe kart 192.000 olmuş öyle mi ? Siena kaç kart satıyor ? Yaaa.Yaaa...Ben anlamam arkadaşşş Siena Miena.O kadar kart satıyorum dersen yeneceksin kasaba takımını .Sonra insanın aklına geliyor tabii Lakers'ı yenince barselona kupa mı aldı ? Lakers genç oyuncularını oynattığı için yenildi....ya hocam..."


böyle tartışmalar olmayınca bir galibiyetin "etkisi" daha az mı oluyor acaba ?

Gece herkesin aklına Rivaldo'nun son dakika golü geldi,Erdal Koşanlar ile bir koşmaca içinde geçen yıllar geldi, geçen seneki maç geldi...

Emir'in 3.periyod biterken attığı üçlük maçı çevirdi desem diğerlerin haksızlık olacak ama çevirdi :-)