18 Ocak 2012 Çarşamba

Yüz yıl önce de böyleydin,100 yıl sonra da böyle olacaksın cimbom


Bundan tam 98 yıl öncesinden bir hikaye.


Fenerbahçe, Galatasaray, Federasyon, Kupa isteme, Fenerbahçe’nin hakkını yeme çabaları, Galatasaray’ı şampiyon yapma çalışmaları, yanlı basın velhasılı kelam bugüne dair ne varsa hepsini içinde barındıran bir hikaye.


Ne mutlu ki Fenerbahçeliyim demek için bir neden daha.


Hikaye 1914’de başlıyor.


O zamanlar bir anlamda 1. lig, İstanbul (Pazar) ligi ve 2. lig, Cuma ligi olmak üzere 2 lig var. Fenerbahçe Galatasaray Altınordu İngiliz ve Rum takımlarıyla İstanbul liginde.


İstanbul liginde Fenerbahçe 1912 ve 1913’ün namağlup şampiyonudur. 1904’de kurulan lige İngilizler bir şild hediye etmiştir. Her şampiyonlukta el değiştiren şild 10 yıl sonunda 3 kez şampiyon olanın müzesinde kalacaktır. Fenerbahçe’nin ve Galatasaray’ın 2. şer şampiyonluğu vardır. Yani o sezon ipi göğüsleyen kupayı sonsuza kadar müzesinde saklama hakkını elde edecektir.


20 temmuz 1914’de Balkan savaşı başlayınca İngilizlerin 2 ve Rumların 1 takımı İstanbul liginden çekilir. Cuma liginde ise 1. olan takım dağılmıştır. İstanbul takımları Eylül ayında Cuma liginde 2. olan Turk idman Ocagı’nı da yanlarına alarak bir toplantı yaparlar ve seferberlik nedeniyle liglere ara verilmesine karar verilir. Kasım ayında ise Galatasaray’dan Ali Sami yanına Altınordu’dan Aydınoğlu Raşit, Anadolu’dan Burhanettin ve İdman yurdu’ndan Talip Server beyleri alarak bir komite oluşturur. Komite 27 Kasım 1914’de İstanbul Futbol Ligini kurarlar.. Fazla takım olması sebebiyle 2 lig olacaktır. “Kuvvetler esas alınarak” 1. lig ve 2. lig takımlarını belirlerler alel acele fikstür çekip maçlara 18 aralık tarihinde başlanacağını ilan ederler.


Ancak bir onceki senenin namağlup şampiyonu Fenerbahçe ve Cuma liginin şampiyonu Türk İdman Ocağı bu lige davet edilmemiş, Galatasaray’ın şildi müzesine götürmesini engelleyebilecek takımlar bu oluşumdan uzak tutulmuştur.


Başta Fenerbahce olmak üzere lige alınmayan takımlar hemen harekete geçip lige katılmak için başvuru yaptıklarında aldıkları cevap “zamanında müracaat etmediniz 1. lig doldu isterseniz sizi 2. lige alalım” olur.


Bunun üzerine İstanbul ligi şampiyonluğunu elinde bulunduran Fenerbahçe yeni “İstanbul Şampiyonluğu Ligi”ni kurar. Gazeteye ilan vererek katilmak isteyen kulüpleri davet eder. Türk İdman Ocağı, Hilal, Darüşşafaka, İstanbul jimlastik kulübü ve Darulmuallimin bu gruba katılır. 16 Ocakta maçlara başlama kararı alınır.


Anadolu kulübü kurucu başkanı ünlü gazeteci Burhan Felek tartışmanın basın ayağını başlatır. Ona göre “Fenerbahçe ve Türk İdman Ocağı Cuma ve Pazar liglerinin yerine geçecek olan İstanbul Futbol Birliğinin oluşturulması için yapılan davete cevap bile vermediği gibi, daha sonra yapılan 2 toplantıya da üye göndermemiştir. Her önüne gelen kulübün kendi başına lig oluşturması aklen ve adaleten mümkün değildir. İstanbul Futbol Birliğini oluşturan gruplar en kuvvetli, en düzgün ve başarılı klüplerdir. Yetki de doğal olarak onlarındır.”


Bu yazıya cevap İstanbul Şampiyonluğu ligi ve Türk İdman Ocağı genel sekreteri Münir Beyden gelir. “Bu sene savaş nedeniyle lig oluşturulmayacağı resmi olarak karara bağlanmıştı. Fakat bundan bir süre sonra bir lig oluşturuldu. Diğer kulüpler itiraz edebilirlerdi ama ahengi bozmak istemediklerinden kendileri de bu lige dahil olmak istediler. Fakat aldıkları cevap pek garipti. Zamanında müracaat etmediniz şimdi ise lig dolmuştur. İdda edildiği gibi, her kulübün bir lig teşkili aklen ve adaleten uygun değil ise lig oluşturabilmek için yetki ve yetkin kişi aramak gerekir. Şampiyonluk ise bütün imtiyazların üzerinde bir yetkidir. İşte İstanbul Şampiyonluğu ligini oluşturanlar böyle bir yetki ile işe başladılar. İstanbul Futbol birliğinin bir diğer garipliği de takımları gruplara ayırma şeklinde görülmektedir. Hiçbir temel esas dikkate alınmadan tamamen keyfi bir davranış sergilenmiştir.”


Burhan bey daha sonra İstanbul Futbol ligi genel sekreteri sıfatıyla yazdığı yazıda Fenerbahçe ve Türk İdman Ocağını toplantılara davet etmediklerini itiraf etmek zorunda kalacaktı. Plan güzel kurulmuş ve işletilmişti ama hesapta olmayan bir şekilde Fenerbahçe sisteme uymayı reddediyordu. 2 kez ard arda namağlup şampiyon olan takımın 3. kere şampiyon olma riskini ortadan kaldırmak için plan yapanların oyunu suya düşmüştü. Üstelik kupa Fenerbahçe’deydi. Geri almak lazımdı (Hikaye ne kadar tandık gidiyor değil mi?)


İstanbul Futbol Ligi Uninon Club aracılığıyla kupayı istediğinde Fenerbahçe’nin cevabı tabiki olumsuzdu. “İstanbul Futbol birliliği makul şartlar altında oluşturulmamıştır. Kuvvetler arasında dengesizlikler vardır. Fenerbahçe bu birliğe davet edilmediği için katılmamıştır. İntizam ve mahareti yalnız kendilerinde görenlerden mada cemiyetlerin de birincilik davasında bulunabileceklerini ispat için ŞİLD İADE EDİLMEMİŞTİR VE EDİLMEYECEKTİR. Eğer bugüne ve geleceğe yönelik bir hak iddiası varsa, İstanbul Şampiyonluğu ligi kapısının kendilerine daima açık bulunduğunu bir kez daha beyan ederiz”


Fenerbahçe’nin bu taviz vermez tavrı karşısında İstanbul Futbol birliği hem şildi kaybetme hem de halkın gözünde şampiyon takımı keyfi olarak lige almamanın sorumluluğunu alamayacaklarını anladıklarından Fenerbahçe’yi lige kabul ettiklerini bildirildiler.Ancak Fenerbahçe kulübü kendi ligine dahil diğer kulüplerin de katılması ve kuvvetler dengesi göz edilerek grupların yeniden oluşturulmasında diretince anlaşmaya varılamadı.


Etik değerler konusunda benzer görüşe sahip klüplerin oluşturduğu İstanbul Futbol liginden olay eksik olmadı. Anadolu maçında listede olmayan ismi oynattığı için hükmen yenik sayılan Altınordu ve sahanın uygun olmadığını iddia ederek Anadolu maçının ertelenmesini isteyen Süleymaniye ligden çekildi. Geriye kalan 3 klupten Galatasaray Anadolu ve Süleymaniye’ye 4-1 yenilmişti ama Süleymaniye’nin çekilmesi ve ikili maçlarda gol averajına bakılmaması nedeniyle şampiyon oldu.


Buna karşılık İstanbul Şampiyonluğu ligi gayet düzenli yürümüş, yaptğı 8 karşılaşmayı da kazana Fenerbahçe yine namağlup şampiyon olmuştur.


Artık 2 şampiyon vardı. Biri kupanın sahibi, diğeri kendi kurduğu ligin şampiyonu. Galatasaraylı Abidin Daver donanma dergisinde Fenerbahçe’nin kupayı haciz ettiğini, bu hapsin kalkması için 1914-1915 senesinin karşısına “harple geçti” ibaresi konulması halinde her iki takımın da hakkının yenmemiş olacağını önermekteydi.


Bu dönemde sisteme teslim olmayan, kendisine yapılan haksızlığa başkaldırarak, olayları tersine çeviren Fenerbahçe şampiyonluğunu gölgelemektense davasını sahada halletmeyi tercih ederek, İstanbul futbol ligine şampiyonluk maçı yapmayı önerdi.


Galatasaray’ın memnuniyetle karşıladığı bu maçın skorunu Galip beyin uçarak kafayla attığı 3. gol belirlemiş. Galatasaray’ı 3-1 yenen Fenerbahçe hem şampiyonluğun hem de şildin sahibi olmuştur.


Özetle; Türk Futbol tarihinin her döneminde Fenerbahçe onurlu duruşu ve mücadeleci tavrıyla kendisine karşı birleşenlere cevabını vermiştir. Vermeye de devam edecektir. Ne mutlu Fenerbahçeliyim diyene

4 yorum:

ayhancelik dedi ki...

Bizim ruhumuz kuvvayi milliye...

Bu ülkenin insanları Fenerbahçe'ye Harrington kupasından beri aşıktır.
Diğerleri ise meczuptur.

ceyhun dedi ki...

sabah sabah gerildim

Adsız dedi ki...

FSP seninle gurur duyuyorum.Hala eksik bilgilerimiz seninle tamamlanıyor bu sevdanın tarihi hakkında.İşte Fenerbahçeye hizmet denince böylesi olur.Teşekkür ederim

Adsız dedi ki...

çok yanlı bir yazı