18 Mart 2010 Perşembe

AYDIN Gazileri: Hayrettin Aksoy-Levent Kurt...

Şarkının en güzel bölümüdür : "Bazen küçük bir an için ömür bile verilir..."

Geçen sene arkadaşlar aramızda "Galatasaray maçı anılarını" yazışıyoruz.Kim daha çok galibiyet gördü,falanca maçta kimler vardı derken sessiz bir arkadaşımız "Ben Galatasaray'a gol attım" demişti.Meğerse bir zamanlar Fenerbahçe PAF takımındaymış ve bir Galatasaray maçında gol atmış...Hepimiz susmuştuk haliyle !

Dostlarımın içinde "Ya var ya, bir kere Fenerbahçe formasını giysem başka bir şey istemem" dememiş olanı tanımadım.Bir çok amatör, profesyonel futbolcunun da hayalidir, bir kere olsun o formayı giymek. Kadıköy'de topu önüne alıp sürerken yakın olduğu tribündekilerin ayağa kalktığını hissetmek...

Hikayemizin kahramanları da böyle işte.

Alt liglerde gol kralı olup Fenerbahçe'ye gelmişler. Fenerbahçe formasını resmi maçlarda sadece bir kez, yarım devreden az giyip sakatlanmışlar ve bir daha forma şansı bulamamışlar...Ortak özellikleri sadece çubuklu öncesindeki gol krallıkları değil, her ikisinin de forma giydiği maçların Fenerbahçe-Aydınspor maçları olması !

Hayrettin Fenerbahçe'ye Erzurumspor'dan gelmiş.

Genç oyuncu, golcü oyuncu...Fenerbahçe'nin klasik geleceğe yatırım diye alıp 6 ay içinde gol kralı olmasını beklediği onlarca örnekten sadece birisi.

Hiddink'li kadroya Galatasaray'dan Semih Yuvakuran, Bursa'dan Ahmet Suphi, Ankaragücü'nden Gökhan, Samsunpsor'dan Ercan alınmış. Almanya'dan kaleci İmdat ve Erzurumspor'dan Hayrettin  yeni gelenler listenin son sırasındalar.

Fenerbahçe ilk idmanını Dereağzı'nda 10.000 kişinin önünde yapıyor.

Hazırlık maçlarında denen 3-5-2 sistemi tutmuyor ama Galatasaray karşısında 70 dakika 10 kişi oynayıp 5-2 galip gelince (Galatasaray bir de penaltı kaçırıyor) gazetelerde "Fenerbahçe Bayramı" başlıkları atılıyor ve  sistem mistem tartışılmıyor.

Ligin ilk maçında rakip lige yeni katılan 5 eksikli Aydınspor.

Maçın 79.dakikasında skor 1-2 .
Fenerbahçe sayısız gol kaçırmış durumda ve takım son 10 dakikada tüm hatlarıyla hücuma kalkıyor. Sonuç 10 dakikada yenen 4 gol ve tarihimizin en ağır mağlubiyeti 1-6 !

Gazeteler dramı anlatabilmek için değişik yollar seçmişler.En ilginci dönemin körfez savaşına atfen yazılan "Fenerbahçe Saddam'ı unutturdu" sözü

İslam Çupi maçtan 2 gün sonraki yazısında da (en güzel yazılarındadır) şöyle demiş :

Geride kalan Pazar günü Aydın’dan 6 gol yiyen Fenerbahçe için şimdi İstanbul’a kara günlere mahsus bayraklar asılmakta,futbolcular için değişik ölüm siparişleri verilmekte,yönetime ve Teknik Direktör Hiddink’e Saddam’a hayırlar olacak beddualar yağmaktadır.

Hiddink'in 3-5-2 sistemindeki inadı tartışılırken maçın 79.dakikasında genç Hayrettin'i "umut" diye sahaya sürmesi de eleştiriliyor...

Hayrettin o maçta sakatlanıyor ve bir daha Fenerbahçe formasını giyemiyor.Sezon içinde de Kocaelipsor'a kiralanıyor.Aynı Hayrettin'in yıllar sonra Gençlerbirliği formasıyla Fenerbahçe'ye gol attığı bilgisini de paylaşalım.

1991-1992 sezonunun Fenerbahçe yine şampiyonluk parolası ve bol transfer ile giriyor. Hiddink çoktan ayrılmış,takımın başında Dr.Venglos var !

Tanju, Engin, Soczyinski, Ümit, Gerson gibi yıldız transferin yanında 3.ligde gol kralı olan 1.93 boyundaki Levent Kurt da Fenerbahçe'nin kadrosuna katılan oyunculardan.

Kendisine 500 Milyon, Kulübü Tarsus İdmanyurdu'na da 100 milyon para ödenmiş.Tabii rekor transferlerin arasında sözü olmaz.

Bu arada yandaki fotoğrafta Vefa Küçük,Metin Aşık ve Aziz Yıldırım'ın aynı karede olması da ilginç..

Levent hazırlık maçlarında da oynuyor,övgüler alıyor.

O günlerde "Oğlum Tanju falan süper ama bence bu sene Levent patlama yapacak,adamın boyu neredeyse 2 metreymiş,her hava topunu alıyormuş baksana 3.ligde rekor kırıp gol kralı olmuş" muhabbetlerini yapmışızdır.

Levent'ın lakabı da fiziğine atfen "Ayıboğan"

Hatta Fenerbahçe'nin Kastamonu kampında Levent'e göre yatak bulunamayınca,"Levent ayakları dışrıda yatıyor" diye haberler bile yapılmış...Fenerbahçe Kastamonuspor ile hazırlık maçı yapıp 9-0 kazanıyor ve Levent bir de güzel gol atıyor...

Fikstür çekimi sonrası Fenerbahçe'yi büyük bir "sürpriz" bekliyor. Ligin ilk maçı yine Aydınspor ile İstanbul'da...

Fenerbahçeli yöneticiler 5 ve üzerindeki fark için özel prim sözü veriyorlar.

"Papaz iki kere pilav yemez-Aynı suda iki kere yıkanılmaz" deyimlerini yanlış çıkarmak çabasındaki Fenerbahçe Aydınspor'a bu kez de 2-1 yeniliyor !

Tartışmaların göbeğinde yine 3-5-2 sistemi var.

Oğuz ve Tanju'nun 10 numara çekişmesi zaten gündemin ilk sırasında.Yağmura rağmen tribünleri dolduran taraftarlar şahsi oynadığı ve Tanju'ya pas vermediği gerekçesiyle Oğuz'u ıslıklıyor,"Oğuz dışarı !"  diye tempo tutuyorlar.

Venglos'a gelen eleştirilerden bir tanesi de B.Şenol dururken 62.dakikada Ümit'in yerine Levent'i oyuna alması...

Levent bu maçta sakatlanıyor ve bir daha Fenerbahçe formasını giyemiyor...Sezon ortasında Kayserispor'a veriliyor.

1991-92 sezonunda Fenerbahçe-Aydınspor ile 1-1 berabere kalıyor ama bu defa bu acı hikayenin dramatik bir kahramanı yok...

Aydınspor şu anda amatör kümede ve Fenerbahçe'nin liglerde 3 defa İstanbul'da oynayıp yenemediği başka takım yok...

Drama rağmen Hayrettin ve Levent'in yerinde olabilmek için çok şeyi feda etmeye hazır olanlar vardır.

Bazen küçük bir an için ömür bile verilir...

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Bozkurt Bey, üçüncü Aydınspor maçı hakkında "... bu defa bu acı hikayenin dramatik bir kahramanı yok... " derken ("bence") yanılıyorsunuz ya da hatırlamadan yazmışsınız o bölümü.

1991-1992´de oynanan ve 1-1 berabere kaldığımız Aydınspor maçının "dramatik" kahramanı Stoilov´dur. Belki de Fenerbahçe tarihindeki en önemli - yetenekli biriydi Stoilov. Solak‚ teknik kapasitesi yüksek‚ hem atan hem de attıran bir oyuncuydu kendisi. Hakikaten o dönemin şartlarında çok faydalı olabilecek bir futbolcuydu.

O maçta ben de vardım stadda. Stoilov ilk yarının sonlarına doğru şimdiki Telekom tribününe bakan yönde atak yaparken dizine bir darbe aldı ve sakatlandı. O maçtan sonra 6 ay kadar oynamadı‚ sahalara döndüğünde ise asla randıman vermedi gidene kadar. Böylelikle Fenerbahçe´ye çok fazla yarar sağlayabilecek bir adamdan mahrum etmiş oldu bizi Aydınsporlu futbolcular.

Dolayısıyla, 1-1'lik Aydınspor maçının dramatik kahramanı Stoilov'dur bana göre.

Bu arada antrparantez, Aydınspor´dan kurtulmak ("Aydınspor´u çökertmek için" desek daha doğru olur herhalde) aldığımız İlker ve Faruk´u ise yanlış hatırlamıyorsam ikinci yarının sonlarına doğru kurtarıcı olarak sahaya sokmuştuk ironik biçimde :)

Kolaylıklar dilerim.

Bozkurt K.Yılmaz dedi ki...

Uyarı için teşekkürler.Doğru,Stoilov Aydınspor maçında sakatlandı ve 3.dramatik kahraman oldu.Hatta İlker onun yerine girdi. Faruk'a da baktım o da dediğiniz gibi ikinci yarıda K.Şenol'un yerine girmiş... Bir düzeltme sezonu 1991-92 değil 1992-93 olacak :) selamlar. Bozkurt

Adsız dedi ki...

Rica ederim Bozkurt Bey.

Hafıza-ı beşer nisyan ile malûl olduğundan, 20 küsur sene sonra ben de sezonu yanlış hatırlamışım demek ki :)

Bu arada ufak bir anekdot daha vereyim o maçtan: Maç sonrasında büyük bir nümayiş oldu ve Metin Aşık'ın istifası istendi taraftarlarca. O dönemin "kadrolu" başkan aday adaylarından Vefa Küçük'ün staddan çıkarken yüzünde beliren acı gülümseme Fenerbahçe açısından bir 90'lar klasiğidir benim için.

Bilmukabele, selam - hürmet benden her zaman.