27 Eylül 1998 tarihinde Fenerbahçe –Efes’i 70-69 yendiğinde hiçbir Fenerbahçe taraftarı bir sonraki lig galibiyet için 6 yıl 3 ay bekleyeceğimizi tahmin edemezdi.
6 yıllık süreyi değerlendirmeye kalksak “Küçülen bütçe” diye başlamak yerine yaratılamayan hedeflerden söz etmek daha doğru olur.
Hemen belirteyim yazının bundan sonraki bölümünde Aydın Hoca’yı gereğinden fazla büyütmek ,Tanjeviç’i –son günlerde olduğu gibi- iş bilmez bir bunak gibi göstermek ve hatta Mahmut Uslu’yu tek suçlu ilan etmek gibi bir niyetim yok.Mümkün olduğunca basketbol’un içinde kalacağım.
Tabii ,Efes Pilsen ‘e 6 maçlık bir seri kaybederken sadece basketbol’dan bahsetmek doğru olmaz.Dopingiyle ,şikesiyle (Mirsad’a final maçları devam ederken sözleşme yaptırmak sadece“etik değil” diye geçiştirilecek bir durum değildir.Fenerbahçe’ninkini de sadece“basiretsizlik” diye geçiştirmeyip “eşşşşeklik” olarak görmek gerek ) , hakem manipülasyonuyla ,medya suskunluğuyla ,federasyon pısırıklığıyla değerlendirmek gerekiyor.Hatta 3.maçta Sinan Solomon’a faul yatığında düdük çalınsaydı bir başka 4-0 lık final serisini konuşuyor olurduk.
Yani basketboldan sadece saha içinden bahsedeceksek “ceteris paribus” dememiz gerekecek.
“Fenerbahçe’nin yanına Ülker yamaması yapılmadan başarı gelmezdi” sananların haklılık payı var ama çok az.Başarı gelmezdi değil zor gelirdi ! Getirecek adamda zaten takımın başına getirilmişti .Aydın Hoca !
Aydın Hoca pahallı orijinal parçalar yerine yerli parçayla iş yapabilen bir tamirci gibi hareket etmişti.Dahası Harvey,Salyers ,Booker Edwards ,Violette ,Kambala gibi hafif itmeyle iş yapacak ama popülaritesi ve kariyeri düşük(Kambala istisna olabilir),bugün gelseler “nereden çıktı bu adamlar” denecek yabancılar , Mrsiç gibi bir usta ,Ömer Onan gibi bir tecrübe ve geri kalanı senede bir maçı dahi tek başına kurtaramayacak ama takıma farklı alanlarda katkı verecek adamlardan bir takım kurmuştu.
“Şu adam biraz pişsin süper olacak” sınıfına dahil Hakan Demirel , Rasim Başak ,Semih Enden de sınıf atlama çabasına en büyük desteklerdi.Aydın Hoca’nın ilk senesinde uzun bir aradan sonra gelen Efes galibiyeti (6 yıl 3 ay sonra) ,seyircinin salona döndüğü Beşiktaş ve Galatasaray maçları “bu iş oluyor galiba” dedirtti.Avrupa’da veya ligimizde oynanan her maçta özellikle Ömer’in gayreti ile savunma iştahı arttı…
Şampiyon olan Ülker’in neden kapandığını hala kimse bilmiyor.Fenerbahçe ile olan birleşmenin hangi şartlarla yapıldığı hala devlet sırrı (sadece baş aktörler ortaya çıktı.Divan Kurulu başkanı Yüksel Günay’ın ,Fenerbahçe kongresinde yaptığı ve ayakta alkışlanan konuşmasında Ülker birleşmesini eleştiren Funda Pala’ya tutumu hafızalarda )
Ülker’in oyuncuları + parası + eurolegue hakkı ile gelişi ,hiç tanımadığı Mısır’daki uzak akrabasından miras gelen adamın durumu gibi Fenerbahçe’ye mayhoş bir sürpriz oldu.
Birleşme sonrası dönüm noktasıysa Kambala’nın yasaklı madde kullanımı ile ceza alması sonucu pivot transfer edilmemesiydi ! Oğuz ve Semih’e gün doğdu.
Oğuz demişken çok popüler bir konuya giriş yapalım.Faul atışları !
Maçlarda takımlar ısınmaya çıkmadan bazı oyuncular salona gelir bireysel olarak veya paslaşarak sahada şut çekerler ,geyik yaparlar.Bazıları orta sahadan şut çeker ,bazısı karı kız keser ,bazısı oynamayacağını bildiği maçta oraya gelen akrabalarına gösteri olsun diye smaç yapar vs.
Oğuz Savaş’ın sahaya herkesten önce çıkıp sadece faul çalıştığına çok şahit oldum. 05-06 sezonunda % 63 olan serbest atış oranı geçen yıl % 79,7’ye tırmanmış.Oğuz’un 3 sayılık atış hiç denemeden geçen sezonlardan sonra sırasıyla %36 ve %39 oranlarına yükselişi ,asist sayısını artırışı da dikkatlerden kaçmasın…Kerameti sadece hoca’da mı aramalı sorusuna güzel bir örnek.
Tekrar takıma dönelim 90-91 şampiyonluğundan sonra 100.yılda gelen şampiyonluk sonrası Aydın Hoca’nın kovulması (inceletme yapmak içimden gelmiyor) Fenerbahçe’ye has her branşta ortaya çıkan “başarı sonrası işi bok etme” klasiğiydi…
Yerine gelene isim de itiraz edilmesi zor bir marka olunca geçiş kansız oldu ! “Aydın Hoca’nın yerine Oktay Mahmudi gelse ne olurdu ?” diye fikir jimnastiği yapabiliriz. Maalesef “hiçbir şey olmazdı.Çok az kişi sorgulardı” diyenlere verecek cevabım da yok !
Detaylardan uzak duralım, Tanjeviç için marka derken abartmadım.Kariyerini falan yazmayım bilmeyenin hemen bulabileceği bir bilgi.
Tanjeviç şu an için 85 model bir Jaguar Araba .09 modelini almaya Fenerbahçe’nin gücü yetmez (Ülker çizi kraker satışlarını patlatmazsa) yerine gelecek yerli alternatiflerse (biri hariç) 09 model Toyota Corolla gibi olur.Tercih yapmak cidden güç.Hele Fenerbahçe’de “birinin yerine birisi” dendiğinde öyle adamlar geldi ki eskisi mumla arandı…Lorant ,Aragones ,Zeman ,Halil Üner ,İziç vs
85 Jaguar Tanjeviç’in bir rotasyon alışkanlığı veya saplantısı var.Gece yattığında herkes eşit süre almışsa ve sayılar da eşit dağılmışsa ondan mutlusu yoktur gibi bir izlenim ediniyorum.
Kurban bazen Siena maçındaki gibi yanında unuttuğu Kinsey oluyor ,bazen geçen seneki Final serilerindeki gibi Emir veya Solomon…Elinizde böylesi formsuz bir Gricek varsa bir rotasyon gereksiz de diyemiyorsunuz.Adamı oynatsan dert oynatmasan daha büyük bir dert.Dert derken kenarda durunca forma giremez anlamında dert ! Solomon ,Mirsad ,İbo gibi adamları kenarda tutmak ise başka anlamda da dertler getiriyor…
Tanjeviç bu dertler ile uğraşacak bilgiye sahip mi diye sorarsak cevap tereddütsüz evet. Peki başarılı oluyor mu soruna vereceğimiz cevapsa ironik olacak ama hayır.
Peki Green ,Vidmar gibi transferler dertleri çözecek hamleler mi ? Kağıt üzerinde de gerçek hayatta da hayır deriz.Bu transferleri hele bu ücretler, vererek p yaptıran adam tek başına Tanjeviç mi sorusunu cevabınıysa bilmiyorum .
Yazı uzamaya başladı.
Solomon gelirken adamın nasıl arızalı olduğunu biliyorduk ama arızaları ile neyi tamir edeceğini de görmüştük.Şimdi “disiplinsiz davranış” diye gönderilmesi nasıl bir mantıktır ?
Üzerine Tanjeviç de giderse Solomon geri mi gelir ? Yoo…Bu nasıl bir hesap kitapsızlıktır.Yazıda adı geçmesin diye direndiğim güzel insan Mahmut Uslu bu gelenler gidenler konusunda ne dereceye kadar söz sahibidir ? Perde arkasında Ülker grubunun sözcüsü de o mudur başkası mıdır ?
Tanjeviç sonrası hesaplarda illa “profesyoneller” mi olmalıdır Fenerbahçeliler mi ?
Çok fazla soru oldu.Tanjeviç’in tercih hatalarını hiç göz ardı etmeden şunu söylemeyi de unutmamak gerek.İyi basketbolcu kötü basketbolcu yoktur ,formda basketbolcu formsuz basketbolcu vardır…Şu anda takımda formda olan isim yok ! “Ağabeycim Suç Tanjeviç de çalıştırsın herifleri” veya “o var diye oynamıyorlar” sözleri doğru tabii ama tek başına sorunları çözmüyor.Misal sadece Gricek ortalama kariyerinde iş yapabilir durumda olsa bu takım nerelerde olurdu ?
Takımın transfere ihtiyacı var mı sorusuna tek cevap vereceğim.Henüz değil.Kim bu sene neyi ne kadar yapacak hiç net değil…
Haklı olmak mı Haklı kalmak mı sorusuna sormaya kalksak.Aydın Hoca ,Tanjeviç ve Mahmut Uslu için 3 farklı cevap veririz.
Not: GS maçı kaybedilirse bu yazının ana fikri değişir “Tanjeviç İstifa” oluverir.Maalesef bu da gerçek…
Not 2: Yazıdan 2 gün sonra Fenerbahçe-Galatasaray'a yenildi...İstifa çözümlerden birisi oldu !
1 yorum:
Fenerbahçe - Efes Pilsen eşleşmeleri ile ilgili bir bilgiyi düzelteyim. 27 Eylül 1998'deki o maçtan sonra Fenerbahçe'nin bir galibiyeti var. 23 Aralık 1998'de Türkiye Kupası'nda Fenerbahçe 60-56 galip geldi. O tarihten sonraki ilk FB galibiyeti için beklenmesi gereken vakit 6 yıldan 18 gün eksik.
Yorum Gönder