"Futbolun adaleti varsa Kadıköy'de kupayı kaldıracağız" sananlara ithafen...
9 Mayıs 2004'te Denizli'deydim ve aynı gün zıplaya zıplaya İstanbul'a dönen uçaktaydım. Dünyadaki en mutlu insanlarla birlikteydim. Tezahüratlarımızdan hosteslerin anons yapamadığı, kaptan pilotun ve yardımcı pilotun koridorda şampanya patlattığı, omuz omuza yaparsak uçağın düşüp düşmeyeceğini tartıştığımız o gün... Sonsuz bir mutluluk...
14 Mayıs 2006'da Denizli'deydim ve aynı gün ölüm sessizliğiyle İstanbul'a dönen uçaktaydım. Dünyadaki en mutsuz insanlarla birlikteydim. Pilotun "hepimize geçmiş olsun" anonsu dışında çıt çıkmayan, bir kişinin bile "Tuncay'ın vurduğu gol olsa" gibisinden bir yorum yapmaya gücünün kalmadığı, cenaze evi benzetmesinin tarifi o gün... Sonsuz bir acı...
9 Mayıs 2004'te Denizli'deydim ve aynı gün zıplaya zıplaya İstanbul'a dönen uçaktaydım. Dünyadaki en mutlu insanlarla birlikteydim. Tezahüratlarımızdan hosteslerin anons yapamadığı, kaptan pilotun ve yardımcı pilotun koridorda şampanya patlattığı, omuz omuza yaparsak uçağın düşüp düşmeyeceğini tartıştığımız o gün... Sonsuz bir mutluluk...
14 Mayıs 2006'da Denizli'deydim ve aynı gün ölüm sessizliğiyle İstanbul'a dönen uçaktaydım. Dünyadaki en mutsuz insanlarla birlikteydim. Pilotun "hepimize geçmiş olsun" anonsu dışında çıt çıkmayan, bir kişinin bile "Tuncay'ın vurduğu gol olsa" gibisinden bir yorum yapmaya gücünün kalmadığı, cenaze evi benzetmesinin tarifi o gün... Sonsuz bir acı...
Bu iki gün hayatımı değiştirdi ve yaşamın içindeki dengeyi farkettim. Mutluluk kadar üzüntü var bir ömür boyu. Doğum varsa ölüm de var. Kötüler daha çok değil, kötü kadar iyiler de var etrafımda. O yüzden umutsuzluğum kadar umudum da var. Ve her iyiliğin içinde ufak bir kötülük, her kötülükte de küçük bir iyilik olduğunu atlamadan... O facia akşamda, Denizli sokaklarında Galatasaray formalı çocukları kovalayan fanatiklerdeki kötülüğü farketmek de var; jandarmanın jopladığı tribünde kaçarken elime sarılan hiç tanımadığım küçük kız çocuğunun titreyen ellerindeki masumiyeti hissetmek de var. İşte o zaman anlıyorsun hayatın içine yerleştirilmiş etki tepki mekanizmasını ve mücadeleye başlıyorsun, iyiden yana.
Bu kavga bir ömür... Bir hafta, bir yıl değil... Bir maçlık, bir sezonluk değil... Yaşamın her alanında bir ömür feda etmek lazım, iyiyi, güzeli çoğaltmak için.
İşte hayata o seviyeden baktığınızda göreceksiniz ki, yaşamın bir adaleti var; ve "Bu adalet Kadıköy'de kupayı Fenerbahçe'ye kaldırtacak". Sebebi çok basit; bu sene adaletsizliğe uğradığını zannedenler, 2006'da Anneler Günü'nde annemin ağlamasına sebep olan rezaletin hesabını yine bir Anneler Günü'nde ödeyeceklerinin farkında olmayanlardır.
İyiler hep ağlamaz.. Şimdi gülmek zamanı...
Sevgiler,
Bülent Dölek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder