"Kara Şahin Düştü" filminin son birkaç sahnesini hatırlatmak istiyorum...
Somali Mogadişu'da öğleden sonra bir amerikan helikopteri düşer. Operasyona giden ve pilotları kurtarmakla görevli yüzlerce amerikalı asker, somalili milislerin ortasında kalır; hava kararıncaya kadar çatışmalar sürer. Herkes Mogadişu'nun karmakarışık sokaklarında sağa sola savrulmuştur. Çavuş Matt Eversmann ve adamları bir yıkıntının içinde yardım gelmesini beklemektedir.
Uzakta üç asker belirir ve onlara doğru koşmaya başlarlar. Onbaşı Jamie Smith'in önden koşar ve çavuşun yanına ulaşır. Sonra Nelson saklandığı yerden fırlar ve hedefe ulaşır. Twombly'dedir sıra ama somalililer onu görür ve sırt çantasından vururlar. Cephanesi alev alır. Onbaşı Smith tereddüt etmeden yerinden fırlar ve arkadaşı Twobmly çeker duvarın arkasına. Kendini feda eden Smith bacağından ağır yaralanır. Her yer kandır, sağ bacağındaki atardamara denk gelir kurşun. Gecenin karanlığında doktor ve Çavuş Eversmann büyük çaba verirler kanı durdurmak için. Tıbbi destek isterler ama herhangi bir helikopterin onlara ulaşma şansı yoktur.
Bu arada Delta Force'dan Çavuş Hoot onlara ulaşmak üzeredir. Helikopterin üzerinde zıplayan somalililer, çılgın bir ortam vardır.
Çavuş Eversmann ve adamlarının içinde bulunduğu yıkıntının etrafı sarılmıştır ve ağır silahlarla milislerin saldırısı başlar. Top, ağır makineli tüfek, havan... Taş üstünde taş kalmayacak şekilde bir saldırı. Hoot ve adamları yardımlarına yetişir, ağır silahları etkisiz hale getirip Eversmann'ın yanına ulaşırlar.
Smith'in durumu çok ağırdır. Kan kaybından ölmek üzeredir. Çavuş Eversmann'a seslenir. "Bana bir iyilik yap. Anne ve babama bugün sıkı savaştığımı söyle. Çok sıkı savaştığımı..." der ve nefesi durur. Doktorun çabaları boşunadır.
Eversmann bu durumu kabullenemez: "Sıhhı yardım gelmeliydi" der. Çavuş Hoot, onu elinden geleni yaptığına ikna etmeye çalışır. Eversmann "Blackburn düşmeseydi..." deyince Hoot, Eversmann'a çıkışır: "Sıhhı yardım gelseydi, kurtarmamız gereken bir helikopter enkazı daha olurdu. Çok fazla düşünüyorsun, kimin öleceğine, kimin düşeceğine sen karar vermiyorsun. Savaş bu! Smith öldü.. Balackburn düştü.. Olmamalıydı, olsaydı.. Bunları düşünecek çok zamanın olacak, şimdi sırası değil"
Bu sırada yaralı olmasına rağmen zırhlı birliklerin komutanı Albay Danny McKnight şehrin içine girip askerleri kurtarmaya kararlıdır. Gece 02:05'te askerlere ulaşırlar ve helikopterin enkazına da.. Enkaz içindeki pilotun cesedini çıkarmak için büyük bir gayret gösterilir, çelik kesicilerle helikopteri parçalayarak cesedi sıkıştığın yerden çıkarmaya çalışırlar. McKnight karargaha çalışmaların ne kadar süreceğini bilmediği şeklinde rapor verirken General'in pilotun cesedini kasteden emri açıktır: "Hiç kimse geride bırakılmayacak"
Hava aydınlanır, sabah 5 sularında zırhlı piyade taşıyıcılar yoğun ateş altında karargaha doğru yola çıkarlar. Karargaha döndüklerinde her yerde yaralılar ve kan vardır. Bitkin düşmüş askerler kendilerine gelmeye çalışırken Çavuş Eversmann, Çavuş Hoot'un geri dönmek için hazırlandığını görür:
"Geri mi gidiyorsun?"
"Hala orada olan adamlarımız var.. Lanet olsun.. Eve dönünce bana 'Hey Hoot, napıyorsun adamım? Yoksa savaş bağımlısı falan mısın?' diyecekler.. Tek kelime cevap vermeyeceğim neden?.. Çünkü anlamazlar da ondan.. Neden yaptığımızı anlamazlar.. Bunu yanındaki adam için yaptığını anlamazlar.. Sebebi bu.. Tek sebebi bu.."
Yaa işte böyle dostlar... Siyasetin, ekonomik çıkarların, uluslararası politikaların ortasındaki bir savaşta sadece yanındaki için savaşır insan.
Biz de Fenerbahçeliler olarak o geceyi yaşıyoruz. Uzun süren çatışmaların ardından yaralarımızı sarmaya çalıştığımız ama dışarıdaki seslerden çatışmanın bitmediğini bildiğimiz o uzun geceyi yaşıyoruz. Sabahında da çatışmaların en şiddetli şekilde süreceğini çok iyi biliyoruz. Ve çok büyük idealler için değil, siyasi iktidar vb. hevesler için değil sadece yanımızdaki için mücadeleye hazırız.
Şimdi bana soruyorlar, "Fanatik misin?", "Aziz Yıldırımcı mısın?" tek kelime cevap vermeyeceğim... Levent ve Armağan'la her golde sarmaş dolaş olmak için, Cantona'ya omuz omuza yapabilmek için, Tansev'le Doniker'le Bozkurt'la gol sevinçlerim için, Barış Güven için... Enkirmen için, Mine için, Emps için ve onun güzel çocukları için, Miralay için, Dayı için, Cüngü için, Hafız için, Negoş için, Hiro için, Gazi için... Çağdaş Libero için... Sobo için... Gevrim için... Dostlarım Affan için, Ozan için, Oğuz için... Ebru için, Ömer için... Eko için, Erjan için.. Can Abim için... Tüm I Blok için... Bütün Maraton Üst için... Kadıköy için... Fikirtepe için... Apartmanımızın Fenerbahçe formalı gençleri için.. Karşı apartmanda benimle birlikte bayrak asan benimle birlikte bayrağı indiren tanımadığım amca için... Adnan Amcam için Bilal Amcam için, kuzenlerim için... FBTV'den gözünü ayırmayan canım annem için... Beni Fenerbahçeli yapan rahmetli babam için...
SABAHI BEKLİYORUM!
Bülent Dölek
3 yorum:
Vayy damardan gırmıssın. Savas sahnelerını okurkende uzerlerınde Fenerbahçe formalı adamlar geldı gozumun onune. Kalemıne saglık
kara şahin düştü ama sarı kanarya düşmedi!ellerinize sağlık bülent bey güzel bir yazı @savasdzgn
Keske herkes senin gibi dusunse...
Yorum Gönder